18 Haziran 2009 Perşembe

Maddenin Gerçeği ve Ahiret

Maddenin aslı ile muhatap olduklarını sandıkları için cennet ve cehennemin varlığına şüphe ile yaklaşanlar için burada anlatılanlar son derece önemlidir. Tüm evrenin beyninde bir görüntü olduğunu anlayan bir insan, cennet ve cehennemin gerçek mahiyetini bilir. Ayrıca Allah'ın dünyayı insanın zihninde nasıl yarattığını anlayan bir kimse, cennet ve cehennemin yaratılışını da anlayabilir. Çünkü bu insan ne dünyada ne de ahirette maddenin aslı ile asla muhatap olmadığını anlayacaktır. Yaşadığı herşeyin kendisine hayal suretinde gösterildiğini kavrayınca, cenneti ve cehennemi gözüyle görmediği, eliyle dokunmadığı için inkar etmesi anlamsızlaşacaktır.

Ayrıca Allah'ın sonsuz ilmini, ihtişamlı yaratışını daha iyi takdir edebilecektir. Çünkü Allah, görüntüye sağlamlık ve sertlik vermekte, görüntüyü aynı madde gibi yaratmaktadır. Bu görüntü o kadar gerçek ve o kadar aslının benzeridir ki, binlerce yıldır insanların büyük bir kısmı aslında beyinlerinin içindeki bir hayali izlediklerinin farkına varamamışlardır. Hatta, beyinlerindeki görüntüyü seyrederken dışarıdaki aslı ile muhatap olduklarını zannetmiş; oda onların içinde iken, kendilerinin odanın içinde olduklarını sanmışlardır. Aynı şekilde beyinlerindeki yıldız görüntüsünün kendilerinden milyonlarca kilometre uzakta olduğunu düşünerek yanılmışlardır. Binlerce yıldır, milyarlarca insanın kapkaranlık kafatasının içinde, gerçeği ile bire bir aynı, kusursuz, ışıl ışıl dünyalar yaratan Yüce Allah, elbette ki, benzer şekilde cennet ve cehennemi de yaratmaya kadirdir.

Allah, dünyanın görüntüsünü gösterdiği bir insanın, ölümle birlikte görüntüsünü değiştirir; ona ahiretin görüntüsünü göstermeye başlar. Bu aynı bir perdenin kalkıp, ardından bambaşka bir görüntünün çıkması gibi bir geçiştir. Örneğin koltuğunda otururken kalp krizi geçiren bir insan, evinin odasının görüntüsünü görürken, bir anda canını almakla görevli meleklerin görüntüsünü görebilir ve ardından hesabının görülüşüne ve sonsuz mekanına sevk edilişine şahit olabilir.

Allah ölüm anındaki insan için şöyle bildirmektedir:

Hele can boğaza gelip dayandığında, ki o sırada siz (sadece) bakıp-durursunuz. Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz. (Vakıa Suresi, 83-85)

Vakıa Suresi'ndeki bu ayetlerde de bildirildiği gibi, ölen insanın bedeni her ne kadar yakınlarının yanında gibi görünse de, bu kişi aslında artık onların yanında değildir. Çünkü o artık bambaşka bir alemin görüntülerini görmektedir.

Allah'ın Kuran'da bildirdiği gibi, cennet ve cehennem şu anda zaten yaratılmış olarak vardır. Örneğin Allah Hadid Suresi'nde şöyle bildirir:

Rabbiniz'den olan bir mağfirete ve cennete (kavuşmak için) 'çaba gösterip-yarışın' ki (o cennet) genişliği gök ile yerin genişliği gibi olup Allah'a ve Resûlü'ne iman edenler için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah'ın fazlıdır ki, onu dilediğine verir. Allah büyük fazl sahibidir. (Hadid Suresi, 21)

Necm Suresi'ndeki ayetlerde ise Rabbimiz, Peygamber Efendimiz'e henüz dünyada iken Cennetü'l-Me'va'nın yanında bulunan Sidretü'l-Münteha'nın gösterildiğini haber vermektedir. Bu ayetler de cennetin şu an yaratılmış olarak var olduğunun açık bir delilidir:

Sidretü'l-Münteha'nın yanında.

Ki Cennetü'l-Me'va onun yanındadır.

Sidreyi örten örtmekte iken,

Göz kayıp-şaşmadı ve (sınırı) aşmadı.

Andolsun, o, Rabbinin en büyük ayetlerinden olanı gördü. (Necm Suresi, 14-18)

Ancak Allah'ın bize gösterdiği görüntüde henüz sadece dünya hayatı vardır. Allah dilediğinde her insana cennet ve cehennemin görüntüsünü göstermeye başlayacaktır. Allah bazı ayetlerinde cennetin yakınlaştırıldığını bildirir. Diğer bir deyişle zaten var olan cennet, insana yakınlaştırılarak onun görüntüsüne getirilecek olabilir. Bu, dünyaya ait görüntünün uzaklaştırılıp ahiret görüntüsünün yakınlaştırılması gibi olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.) Bu ayetler şöyledir:

Cennet de, muttakiler için, uzakta değildir, (o gün) yakınlaştırılmıştır. (Kaf Suresi, 31)

Cehennem ateşi çılgınca kızıştırıldığı zaman,

Cennet de yakınlaştırıldığı zaman,

(Artık her) Nefis, neyi hazırladığını bilip-öğrenmiştir. (Tekvir Suresi, 12-14)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder