18 Haziran 2009 Perşembe

Cennetin Derece Derece Olması:


Kuran'da bildirilen "Allah Katında onlar derece derecedir..." (Al-i İmran Suresi, 163) ayetinden de anlaşılacağı gibi cennete girecek kimseler de yine takvalarının derecesine göre karşılık görürler. Bu durumdan bir hadiste şöyle bahsedilmektedir:

... Cenneti de amellere göre taksim ederler. (Çok ameli olan çok pay alır.) [Ramuz el-Ehadis-1, s. 198/17]

Elbette ki bir kimse cennetin hangi derecesinde olursa olsun bundan kesinlikle razı olacaktır, çünkü Allah cennetteki tüm kullarına hoşnutluk vaat etmiştir. Rabbimiz samimi kullarının Kendisi'nden razı olarak cennete gireceklerini bildirir. (Beyyine Suresi, 8) Fakat nasıl ki dünyada aynı nimetten herkes farklı zevk ve lezzet alıyorsa benzer şekilde ahirette de nimetlerden alınan zevkin derecesi farklı olabilir. En doğrusunu Allah bilir. Örneğin herkes güzel bir manzaraya baktığında gördüklerinden zevk alır, fakat içlerinde Allah'a en yakın olan, Allah'ın kadrini daha iyi takdir edebilen kişiler, bu güzellikten daha çok zevk alabilirler. Allah yüksek derecelere layık olacak kullarının özelliklerini bir ayetinde şöyle bildirmektedir:

İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cehd edenlerin (çaba sarfedenlerin) Allah Katında büyük dereceleri vardır. İşte 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır. (Tevbe Suresi, 20)

Hadislerde ise cennetteki derecelere şöyle dikkat çekilmiştir:

Cennette yüz derece vardır. Bir tanesi bütün alemleri içine alır. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 125/8]

Cennet yüz derecedir. Doksan dokuzu akıl ehline mahsustur. Geriye kalan biri ise diğer ahaliye. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 200/11]

Cennet ehli gurfelerde (cennet köşkü) kalanları (ehl-i guraf) görürler. Tıpkı, ufukta doğudan batıya giden inci gibi parlak yıldızları gördüğünüz gibi. Aralarındaki fazilet farkı, (gurfe ehlini) böyle yukarıda gösterir. [Buhari, Müslim, Cennet 11, 2831]

Yine hadislerde bildirildiğine göre bu derecelerden en yüksek mertebeyi Firdevs Cenneti oluşturur:

Cennet yüz derecedir. Müteakip iki derecenin arası, yer ile gök arası gibidir. Firdevs en yükseği olup, cennetin orta yerine düşer. Ve onun üstü Arşı Rahmandır. Cennetin ırmakları buradan kaynar. Allah'tan istediğinizde Firdevs Cenneti'ni dileyin. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 200/4]

Ayrıca hadislerde Adn Cenneti'nden de bahsedilmektedir. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde Adn Cenneti ile ilgili olarak şunları bildirmektedir:

Firdevs Cennetleri dörttür: İkisinin ziynetleri, kap-kacakları ve içindekiler altındandır. İkisinin ise ziynetleri, kapkacakları ve içindekiler gümüştendir. (Adn) Cenneti'ndekilerle Allah'ın vechi (yüzü) arasında ancak bir Ridayı-Kibriya (büyüklük perdesi) vardır. Ve bu nehirler (süt, bal, şarap ve su nehirleri) Adn Cennetinden kaynar sonra diğerlerine dağılır. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 272/4]

Peygamberimiz (sav) bir başka hadisinde ise Adn Cenneti'nin ihtişamını şöyle tarif eder:

... Bir kerpici beyaz inciden, bir kerpici kırmızı yakuttan, bir kerpici de yeşil zeberceddendir (zümrüt cinsinden parlak, kıymetli bir taştandır). Çamuru halis misk, çakılları lü'lü (parlak, kıymetli), otları zaferandır. [Dünya Ötesi Yolculuk, s. 295]

Cennetin her derecesindeki kişi kendine göre zevk alacaktır. Ancak cennet ehlinden bir kişi, bir üst derecedeki kişinin aldığı zevkten dolayı kendinde bir eksiklik hissetmeyecektir. Kuran'da Allah müminlerin cennette "hoşnut edilmiş" (Fecr Suresi, 28) olduklarını, Allah'tan "razı" (Beyyine Suresi, 8) olduklarını ve orada "mahzun" olmayacaklarını (Al-i İmran Suresi, 170) bildirmektedir. Nitekim cennet ehlinin her derecesinin ne kadar fazla nimetle dolu olduğu bir hadiste şöyle tarif edilmektedir:

Cennet ehlinin en aşağı derecesinde bulunan kişinin seksen bin hizmetçisi, yetmiş iki eşi olacaktır. Ayrıca onun için inci, zeberced (zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş) ve yakuttan yapılmış bir çadır dikilecek ve bunun uzunluğu Cabiye (Şam topraklarında bir şehir adı) ile San'a (Yemen'de bir şehir adı) arası kadar olacaktır. [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 412/10114]

Aşağıdaki hadiste cennet mertebeleri ile ilgili olarak şöyle bildirilmiştir:

Cennet ehlinin en aşağı derecesinde olan kişi cennetlerine, hanımlarına, nimetlerine, hizmetçilerine ve yataklarına bakar. Bin senelik yoldan görüp bunları seyredebilecek. Allah Katında olanların en kıymetlileri ise, sabah akşam Allah'ın cemalini görebilendir. [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 412/10115]

İslam alimlerinden Bediüzzaman Said-i Nursi ise cennetle ilgili tefekkürlerinden birinde, insanın ancak 'imanı' sayesinde cennetteki yüksek dereceleri umabileceğine dikkat çekmiştir:

... İnsan, nur-u iman ile (iman nuruyla) ala-yı illiyyine (Cennetteki en yüksek dereceye) çıkar; cennete layık bir kıymet alır. [Gençlik ve Ölüm, s. 435]

Samimi bir Müslümanın çabası daima Allah Katında cennetin en üst mertebesine layık olabilmek olmalıdır. Kamil iman sahibi olmak ve Allah'a yakınlıkta daima en fazlasını istemek Allah'ın rızasına uygun olanıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder